9 Aralık 2014 Salı

Yerim Çok Dar

Küçük bir hikayede yer almak için büyük şeyler yaşamak gerektiğini kim söyledi bize bilmiyorum. Bildiğim çok az şey... Bildiğim aslında pek bir şey yok. Amaçlar falan... Bunlardan bahsedip daha da sıkmak değil kendimi. Ama bir şeyler hep yarım, bir şeyler hep fazla yarım. Nasıl buluyorum? Çok ötede. Kalan şeyler. Ama ne kalan şeylerden bahsetme zamanı ne de eksikleri yüze vurmak için biraz daha, zaman kaybı. Kayıp listesini bir kutuya dolduralım. Sonra da suya bırakalım.Ama şimdi buraya pek ince bir müzik koyalım acizlik veren sebebiyetleri bir kenara koymadan.


Ben biraz saçmalarım söylemem gereken şeylerin sırasını hep şaşırır, yanlış zamanda yanlış yerde olurum. Bu yüzden söz konusu dekorda fazla sıradan dururum. Bu göze batmama sebebiyet verir. Aynı nedenden kimse benim farkıma varmaz, kimse için de tehlike arz etmem. Birçok şeyin farkında olduğum gibi birçok şeyi de ruhum duymaz. Bu yüzden zeki miyim aptal mı henüz bir fikir sahibi değilim.

Kendimden yola çıkıp insanları anlamaya çalışmak gibi bir huyum vardır ve bunda son on yıldır başarılıyım. Aslında bu beni sinirlendirir.  Anlamak pek zahmetli ve sıkıcı bir şeydir. Sinir bozucu olduğunu yukarıda belirtmiştim. Bu konuya bir daha dönmenin yersiz olduğunu düşündüğüm için es geçiyorum.

İnsanın birbirine yük, birbirine zahmet olduğunu anladığımdan beri... Ne zamandı? Hatırlamıyorum. Zaten hep gereksiz ayrıntıları hatırlar mühim konuları atlarım. Bir ara bunu yapmamak için uğraşmıştım. ama daha vahim durumlara düştüğümü görünce bundan vazgeçtim.
Tek kişilik hayatımda çok fazla ses var. Bu çok fazla insan demek değil. Bu çok fazla ses barındırmak demek içimde. Herhalde içimdedir; çünkü tam olarak eni konu nerede bulunuyorlar ben de bilmiyorum. Ve bu beni endişelendirmiyor. Sıkıcı bir insanımdır. Ne ara bu hale geldiğimin ise farkında değilim. Bunun için başka şeyler yapmam gerektiğinin farkında olsam da bir şeyler yapmama hususunda çok ısrarcıyım.

Zahmet edip de biri beni anlayabilir mi? Biri beni gerçekten dinleyebilir mi? b-Başkalarından bir şey istemekten nefret ederim. Velakin hayat bir şey verme üzerine. Evren, olumlu mesaj zırvalığı da var fikrimin olduğu; fakat şimdi bunun sırası değil.

Kalbim biraz tozlanmış olabilir; fakat bu hissiz olduğum anlamına gelmez. Hala beni duygulandırabilen şeyler mevcut. Örnek vermek istedim lakin bunu şu an bulamadım. Belki bitmeden aklıma gelir.
Hatırladım! Otobüste bir adam yanında uyuyan amcayı uyandırmıştı. Amcanın ineceği yeri kaçırmasında endişe etmişti. Sonra yaşlı amcayla sohbet etmeye başlamıştı. Bu inceliktir, evet.

Ben aşılmadık yollar bırakmadım ama yine de gideceğim yere varamadım. İşin tuhafı kimse de bilmiyor. Belki de ben sormamışımdır hatırlamıyorum.Sorsam da zaten herkes kendi geçtiği yollardan bahsediyor. Yol üstündeki arkadaşları, gördüğü yerleri anlatmaya bayılıyor. Kim bu herkes?

Bütün hayatı aramakla geçen bir kadın olarak söyleyebilirim ki belki de bulunacak bir şey yoktur. Arama eylemini bütün yönleriyle düşünüp bütün yolları deneyip bütün şıkları eleyip bu kanaate vardım tabii.  Ve bittabii yanılma payımı da hesaba katıyorum. Hayat da zaten çok hesaba kitaba gelen bir şey değil.

Aslında ben çok fazla sıkıldım. Nasıl yapalım?







11 Ekim 2014 Cumartesi

Çünkü

Beklemenin onulmaz acısından haberim var. Beklemek insanın içini çürüten bir şey çünkü. Bazen insan aklını kaçırmak istiyor çünkü sırf bu yüzden.

Yokluk hissi zift gibi insanın ta içinde bir yerlere yapışan bir şey. Temizlemeye çalışıyorsun; ama yerini kestiremediğin için yapamıyorsun. Bilinç tam bu esnada berbat bir şey oluyor tabii. Bilmemek, hatırlamamak istiyorsun. Bu kadar acı çekiyorsun da keşke bunları hiç yaşamasaydım da demiyorsun. Bunu diyemediğin için bir kez daha kahroluyorsun.
Biliyorsun çünkü. Bir daha aynı kişi olmayacak, kimse için elin ayağın buz kesmeyecek. Heyecan sözcüğü dağarcığında süs niyetinden kullanacağın bir bibloya dönüşecek.

Sahi kimim ben? Senden sonra kim oldum, kime dönüştüm? Soruyu yanıtlaması gereken ben olduğum için zihnimi meşgul etmeye çalışmak kendimi kandırma konusundaki başarısızlığım.
Yokluğunla bu kadar varken varlığınla nasıl başa çıkardım? Yoksun, neyse ki.

Her şey geçiyor. Eskimesi bu yüzden bir şeylerin.