18 Ağustos 2013 Pazar

Kırmızı


Kanayan yerlerimiz için pansuman aramıyoruz. "Hekim yok mu?" da demiyoruz. Sessiz sedasız bekliyoruz. Odamızın turuncu tül perdeleri yok belki; ama kanayan yerlerimizle alabildiğine kırmızıyız. Şimdi anladınız mı neden kırmızıya bu kadar düşkünüz?

Dudağımıza sürdüğümüz kırmızıyı kendinize yontuyorsunuz; ama aldanıyorsunuz. Zaten önce aldanıp sonra aldatıyorsunuz. Sürdüğümüz kırmızı kendimiz için aslında dudaklarımıza ve parmaklarımıza; ama siz bunu da bilmiyorsunuz.
Bir kadının önce ağzına sonra gözlerine bakıyorsunuz. Gözlerimize bakarak kalbimizi görebileceğinizi bilmiyorsunuz. Zaten çoğu kez ağzımıza bakmaktan sıra gözlerimize gelmiyor.
Böylece aslında hiç tanışmamız oluyoruz ve buna bağlı tanıyamıyorsunuz da bizi.

Hiddetimizi de, sevgimizi de, acımızı da kırmızı'yla gösteriyoruz. Kırmızıyı merhem diye kullanıyoruz, saklanmak için kullandığımız kadar. Kurulan düşlerin pembe ile de bir alakası yok aslında.

Gülüşümüz kırmızı, ağlayışımız ise lacivert. Biliyor muydunuz?


http://www.youtube.com/watch?v=9JZ66IddORk

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Kuş Bakışı


Her şey ağaçta cıvıldayıp duran kuş seslerinin başının altından çıktı. Yoldan geçen arabanın ve bahçesini sulayan komşunun.

Benim suçum değil esasen aklıma gelmen. Ben, bunu anlatmaya çalışıyorum.

Aklıma gelmenin cumartesi günüyle de bir alakası olabilir; ama bundan emin değilim, düşüneceğim.

Şu gün, kim için nasıl bir neşe kaynağısın, bilmiyorum.
Ben kuş seslerini dinleyip huzur buluyorum ve bununla avunuyorum ki bunda çok başarılıyım.

Peki ya sen ?
Kim için "şakımak"tasın ve ne niyetle güne başlıyorsun?

"Merak" denen olgunun insanlar üzerinde kurduğu baskıyı araştırmalı birileri. Bunu ben yapamam, üşeniyorum.



http://www.youtube.com/watch?v=lC_qYMFi8PY

(Aynalardan kaçarken özlenmeyi beklemek ne kadar acı ne kadar komik ve ne kadar bana ait değil mi?)

14 Ağustos 2013 Çarşamba

Bak Bi'




Pardon bayım aşk'a nasıl gidilir?
Yön bulma özürlüyümdür ben, bilmezsiniz siz. Hoş, nereden bileceksiniz.
Yardım istesem, ne dersiniz?
Sora sora Bağdat demişler...

Herkes bir şey diyor zaten. Benim de aklıma ne takıldı şimdi : Peki bir öpücüğün maksadı var mıdır bayım? Bir öpücük her zaman maksatlı mıdır? Maksat aşılınca ne yapılır?
Aşk'ı soruyorum size bayım, öpücüğe mi takıldınız? Takılmayınız, aşınız. Kızmayınız.

Peki, bayım eşlik mi edeceksiniz, adres mi vereceksiniz?
Ha, siz önce karar vereceksiniz.

Bir tutam cesaret uzatsam alır mısınız?

Evet, bayım  şimdi siz yüzünüzü mü çevireceksiniz bu yöne yoksa dönüp gidecek misiniz?



http://www.youtube.com/watch?v=tFtz2RKOK2k