22 Kasım 2012 Perşembe

Anladım

     
     Sevmiştim seni. Ama uzun saçlarını, ince belini değil. Sürdürdüğün sade hayatı,kahvenin yanında ille de tüttürdüğün sigaranı, hem bu dünyadan olup hem de bu dünyadan uzak oluşunu sevmiştim. Ama olmadı, anlamadın. O sade dediğin hayatın bana ne denli renkli geldiğini anlatamadım sana. İlle de bakir kalmasını istediğin yalnızlığına az biraz, kıyısından köşesinden ortak olayım dedim, zarı yırtmak, duvarı delmek de neyin nesi ? Eşiğine gelemedim.
      Anlayamadığım, göremediğim şeyin ne olduğunu anladım ama. Ben seni karşımda ama çok uzağımda sanıyordum. Yani sana gelebilirdim bir gün, koşabilirdim, o yolda bekleyebilirdim. Hiç de gocunmazdım bundan. Görünen fındık burnun olsa dahi. Ama sandığım gibi değildi, hiç değildi. Sen karşıda değildin, hemen yan taraftaydın. Yolun köşesinde yani. Yolda bile değildin. Bana bakıyordun belki, belki gelen geçenlerle sohbetteydin bilemem. Ama benle değildin işte. Yandan, göz ucuyla  bile bakmadığın bir yolcu da olabilirim senin için.
      Belki de sevgim ağır geldi sana. Gözün korktu. Aslında sevgimden başka verebileceğim bir şeyde yoktu ya neyse.
      Anladım anlayacağın işte. Şimdi ufak ufak, yandan yandan, seke seke, arada gözyaşı döke döke,söve söve,o yoldan çıkıyorum. Hiç istemiyorum ama dedik ya anladık diye sıra geldi en zoruna, icraata!
      Mutlu kal ve kendine iyi bak. Hep hayal ettiğim gibi gibi gözlerinden öperim.

Hiç yorum yok: