5 Mayıs 2015 Salı

Ve Aslında

Ortalama bir hayatın içerisinde bütün boşlukları doldurmak istememiz normaldi. Dahası biz bunun için çok çaba sarf etmemiştik.

Dikkate değer görünen şeylere kapalı pencerelerden baktık. Ama gördüğümüz kopkoyu bir karanlıktı. Bir süre sonra karanlığa gözlerimiz alıştı, hayatı bu zannettik.

En büyük kalelerimizi, çok küçük yalanlarla yıktık. Ve bunu yaparken hiç pişman olmadık.
Belki biraz hassasiyet gösterebilseydik bütün bunlar olmazdı. Olmazdı, evet. Ve evet, her şey çok başka  olurdu.

 Başka demişken, başka başka yollara gitmeden önce" Olur" diyen olsaydı o yolları aşar mıydık, birlikte omuz omuza?

Çokça sürçü- lisan ettik. Azmettik ama yine de bir lahana turşusu olamadık. Yanıldıkça yenildik, yenildikçe kalplerimizi kirlettik.

 Ve aslında;

Tekrarlarını da izlediğimiz diziler gibi bazen hayat. Arkasından ne geleceğini, kahramanın hangi repliği söyleyeceğini, sonunda ne olacağını bilmek ve yine de izlemek gibi.
Neden mi? Bazen can sıkıntısı, bazen de doyamama. Nedenlerin sonucu değiştirmediği eminim ki daha birçok konu mevcuttur.

Aslında, bütün sevmeler arızalı. Sevişmeler sıradan. Bugünlerde bütün konuşmalar içte kalanları kusmak, temizlemek için.
Geç kalışların hüznü bütün makamlarda aynı. Kaçırdığın tren son değil; ama yerine geçebilecek  bir başka sefer yok.
Yürüyen bir at, koşan bir attan her zaman daha iyi.
Yaşasın! bilinmezliğin korkusundaki o iç huzur.

Hiç yorum yok: