18 Ocak 2013 Cuma

Özlem



Her sabah aynı saatte kalkıyor, aynı metroyu kullanıyordun. Saatlerce çalışıyor-işini hiç sevmesen de- yine en  iyi işi sen çıkarıyordun günün sonunda. Dönüş yine aynı saatte. Eve giriş saati aynı. İzlenecek programlar, takip edilecek sosyal ağlar belli akşam için.
Yine ucuz şaraplar içiyor musun? Tek dikkate aldığın kendi keyfin mi yine? Umursamaz tavır, kimseyi istemeyen yanında yöresinde, ihtiyaç duymayan kimseye, yine aynı çekicilikte mi? 
Hafta sonları iple çekilen günler mi? Dolabında çikolatalı pasta var mı yine? Sen her çeşit mezeyi seversin, yiyor musun yine saat farketmeksizin? Balık seversin sen bir de yiyorsun değil mi?
Kulaklığını takıp kulağına yürüyor musun saatlerce sokaklarda? Dedim ya kimseyi umursamayan tavrını...
Bir de çamaşır sermelerin var pek meşhur. İlle akşamları olan. Kıraç dinlediğine şahit olmuştum, Charles    Bkowski okursun.
Bütün insanlar senin için aynı değersizlikte, hepsini aynı ilgisizlikle karşılıyorsun. Dilerim bu da değişmemiştir. Aksi halde ne yalan söyleyeyim üzülürüm.
Çok zaman geçti ama sen geçemedin içimden, çıkamadın aklımdan. Arada yoklar senli düşünceler, düşler. Mazi denen şey hep iyi olmuyor.
İyi olduğunu umut etmek istiyorum, iyi olmanı diliyorum. O tok kahkahan kulağımda! Ah, şimdi duymak vardı sesini eskisi gibi. Kahve içmek vardı karşılıklı.
Kifayetsiz, duygusuz, ruhsuz, küstah, kayıtsız baktığın gözlerinden öpmek vardı, olmadı. Bazen olmaz. İstemek yetmez.



(Senden dinlediğim ama seninle dinleyemediğim şiirdir.Hatırlamasan da...)

Hiç yorum yok: