14 Mayıs 2013 Salı

Bugünün Canı Cehenneme !






Kayda geçmeyen mutluluklarımız var ama acılarımız için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ondan işte bizi tanımayan birine kendimizden bahsetmeye başladığımız zaman anlatmaya önce acılarımızdan başlıyoruz. Belki de acılarımızla besleniyoruz, kim bilir ! Acıya varız, acıdan varız.

Hepimizin yaraları var. Kimseye gösteremediğimiz, açıp saçtığımız ama kimselerin dönüp bakmadığı yaralar bunlar. Utandığımızdan göstermek istememek, bir de alışmadığımızdan; nasıl yapılır, nasıl ortaya dökülür bilmediğimizden. Bağıra çağıra, feryat ede ede kendimizi paraladığımız, panayır yeri gibi süsleyip ilgiyi üzerimizde toplamaya çalıştığımız; fakat bir türlü dikkat çekmesini başaramadığımız yerlerde olan yaralarımız var.
Acılarımızı kim dinler, yaralarımızı kim sarar? Başka bir insan mi? Hani nerede? Arayalım mı? Aramakla ömür geçiyor, bilmiyorlar mı?

Yeşil ojelerim yok, parmak arası terliklerim de. Gülmek için nedenlere ihtiyacım var ; ama bunun için bir erkeğe ihtiyacım yok. Siyah taytı geçirmemekte ısrarım var kalın bacaklarıma. Belki de tek anarşist olduğum konu bu. Mevsim ayırt etmeksizin  acı hissedebilen bir bünyem var, konu farketmeksizin. Çok eksiğim değil mi?



























Hiç yorum yok: