14 Aralık 2012 Cuma

Daha dur bu ne ki !


Öğrenmenin yaşı yok, yok da... Her öğrendiğini kullanabilmek önemli. Yoksa kullanmadığını öğrensen ne öğrenmesen ne. İşin özü kullanmadığını kaybedersin. !
 Her defasında aynı hatayı yapmak da neyin nesi ? Hele de bu göster ama elletme tabirinin kibarı olan oyunu kuralına göre oyna meselesine ne demeli ?
Ego mühim. Kim tarafından, nasıl şişirildiğinin pek de bir önem arz etmiyor, egoyu yükselten sırık atlayan atlet misali arkasına bile bakmıyor.
 E daha ne diyeyim kendime ? Çekinmeyin deyin hadi, kızım sen de bu kadar şaşkın olma, aç gözünü takılma her defasında aynı taşa.
 İstikrar mühim arkadaş ! Ettiğin lafta, gösterdiğin tavırda sabit kal, aynı ol demiyorum, esas olan değişim neticede. Ama bu kadar da oynak olma. Kişilik denen bir şey var. Bokunu çıkarma !
 Kızgın mıyım ? Hayır. Benimkisi daha çok şaşkınlık. Peki ya kime bu şaşkınlık? Daha çok kendime ve de diğerlerine. Diğerleri kim mi ? Çok mühim olduklarını düşündükleri, kendilerinden başka insan evladı yokmuşçasına yaşayan - pardon ama demek zorundayım- insan müsvetteleri.
En fenası da yarışın ya da kazanma dedim yukarıda, oyunun hiç rövanşını alamamam. Nasıl içi eziliyor insanın, nasıl sırf sinirden ağlama hissi geliyor. Aç müziği son ses. Zıpla, zıpla, zıpla ! İyi geliyor, billahi.
Her defasında, bu son yıldım, deyip aynı tongaya düşüyorum ya ay ben çok yaşayayım a dostlar !





Hiç yorum yok: